26 Şubat 2013 Salı

HERŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..



HOŞÇAKAL GÜZEL DÜNYAM

Şiire Yorum Yapın

Hiç kimse buyur etmedi beni
Bu dünyada hiçbir yere
Ama açtım bütün kapıları tekmeleyerek
Bütün engelleri göğüsleyip yıkarak
Buyrun dediler o zaman incelikle
Buyur ettiler
Ve
Buyurdum

Elimden geldiğince görevimi yaptım
Gülümsedim hıçkırıklarımı boğarak
Sonunda kimsenin yorulmadığı denli yoruldum
Artık kapılar açık kalsın
Bundan sonra gireceklere
Şimdi dinlenmeye gidiyorum
Hoşcakal güzel dünyam.

24 Şubat 2013 Pazar

Seni neden unutamadım biliyor musun?
Çünkü senden sonra gelen herkes, senden çok sonra geliyordu…
Yerine koymak istediğim hiç kimse sen olmayı başaramıyordu, sevemiyordum senin gibi, dokunamıyordum, benden bir parçaymış gibi hissedemiyordum hiç kimseyi.
Sen…
Aşk yanımdan sakat bıraktın beni…

Hayatımızdan sayısız kişiler geçecek belki de, sayıyız “seni seviyorum” diyeceğiz başka başka insanlara… Sayısız defa öpüşeceğiz farklı dudaklarla, sayısız gecelerde birbirimizin adını sayıklayacağız başka birilerinin koynunda…
Çok sevdiğimizden unutamayacağız birbirimizi, çok sevdiğimizden ayrılmış olacağız zaten. Anlatacak kimsemiz olmayacak, anlamalarını zaten hiç beklemeden susacağız.
Hatırlayacağız birbirimizi, birbirimizden hiç haberimiz olmadan…
Çünkü biz, çok yarım kaldık birbirimize…

Gücüm yetseydi eğer; elini bırakmayan şu elimi dirseğime kadar kalbime sokup, söküp atardım seni! Ya da imkanım olsaydı senin defalarca girdiğin gibi kendi aklıma girip kovardım seni beynimden. Çekip çıkarmak istiyorum kendimi senden; nefret etmek ya da hiç hatırlamamak bile hatta…
Ama elimde değil işte, yapamıyorum.
Seviyorum ve unutamıyorum…

Ben kelimelerin kifayetsiz kaldığı o yerdeyim. Anlatılamayacak kadar büyük bir boşluktan düşüyorum hala. Sonu gelsin istiyorum artık bu derin acının ve çakılayım istiyorum dünyanın bütün gerçeklerinin göğsüne.
Anlamak…
Anlamak istemediğim her yalanın katı yüzüyle yüzleşmek istiyorum, kabullenmek istiyorum bütün olasılıksızlıkları ve “bir daha gelmeyecek” deyip sıyrılmak istiyorum hayalinden. Sıkıca sarılıp kendime, ağlamak istiyorum hıçkıra hıçkıra…
İsyan etmeden,
Küfretmeden,
Seve seve kurtulmak istiyorum senden…

Nasıl gidiyor diye sorana,
“Arkasına bile bakmadan” diyesim geliyor, sonra diyesim de gidiyor…
Düşün işte; ben nasıl lanet bir adammışım ki böyle, kimse kalmıyor…

Sana kızgın değilim, kırgın da…
Bitmesi gerekiyormuş ve bitti, hepsi bu. Üzülmedim değil, hala canım nasıl yanıyor bilemezsin. Biliyorum ki böylesine derin bir acının nedeni, tarifsiz bir mutluluğun bitmesiydi.
Her şeye rağmen, hayatıma uğradığın için çok teşekkür ederim…

Ezgin KILIÇ